Omikron The Nomad Soul (Turkish)
Platform: PC /DreamCast
Tür: Action
Multiplayer: Yok
Yayıncı: Eidos Interactive
Yapımcı: Quantic Dream
Çıkış Tarihi: 1999 Ekim
Parasını Tomb Raider gibi bir oyundan kazanan Eidos (artık klasiklermiş bir 3rd person), böyle bir adventure oyununu nasıl yapabildi anlamak mümkün değil. Son zamanların en çok konuşulan, ki bunda David Bowie'nin de rolü büyüktür, macera oyunu Omikron: The Nomad Soul yalnızca Eidos'un en iyi oyunlarından değil, ilk sanal Rock Albümünün de yayınlanmış olduğu bir oyun.
Bu dünyada göçebe bir ruh olduğunuza (Nomad Soul) inanıyorsanız, herşeyin sizin etrafınızda döndüğüne inanıyorsanız, ütopik evrenlere inanıyorsanız... kısacası felsefi kaygılarınız varsa ve macera türü oyunları seviyorsanız Omikron size göre. Şimdi arkanıza yaslanın ve Omikron evrenindeki yolculuğa hazırlanın.
Oyuna bu Dünya'ya paralel bir boyut olan Omikron Dünyasında başlıyorsunuz. Oyunun ilginç ve felsefi özellikleri hemen kendini belli ediyor, asıl amacınızın Kayl adındaki birine yardım etmek olduğunu ve dramatik bir şekilde de onun bedenine geçtiğinizi anlıyorsunuz. Bu istem dışı ziyaretinizi başarıyla tamamlayamadıkça da kendi dünyanıza dönemeyeceksiniz (oyunu oynamak için bir sebebiniz daha oldu)
Oyun buradan sonra daha önce hiç olmadığı kadar özgür bırakıyor sizi. İsterseniz Kayl'a yardım etmek için hemen biraz bilgi toplamaya ve para kazanmaya bakabilirsiniz. Ya da hazır Kayl'ın bedenine geçmişken hayatınızı Kayl olarak sürdürebilirsiniz. İkinci seçenek her ne kadar cazip gibi görünse de, oyun oynuyormuş hissini size veremiyor doğrusu.
Oyuna ilk başladığınız zaman Kayl hakkında bilgi toplamak amacıyla herkese Kayl hakkında sorular sormak iyi bir fikir. Oyunun zorlaştırılması amacıyla NPC'ler (yani diğer karakterler) sizi sürekli tersliyorlar. Genelde biraz rüşvetle herkesi konuşturmanız mümkün. Tabi bazen insanlar sizden nefret ediyorlar ve ne olduğunu anlamadan ölüveriyorsunuz. Sonra ne mi oluyor? Omikron dünyasında bir ruh şeklinde dolaşıyorsunuz ve yeniden canlanmak için birinin size dokunmasını bekliyorsunuz. Bu bazen zaman alabiliyor, ama oyunu bu şekilde oynamak da çok keyifli.
Oyunun aksiyon öğesi de çok gelişmiş. Bazen kendinizi birdenbire iki ateş arasında buluyorsunuz ve hayatta klamak için tafaflardan birine geçmeniz gerekiyor. Bu tercih bütün oyunu etkilediği gibi, bazen başarısız olmanızı da sağlıyor. Böyle savaşlarda ayakta kalabilmek öncelikle tek başızına olmamayı ve yeterli alete sahip olmayı unutmamalısınız. Ayrıca alet almak için para gerektiğini de unutmayın. Peki parayı nasıl kazanacağız. Kolay canım... İsterseniz bir dövüş turnuvasına katılın, isterseniz birilerinin pis işlerini yapın, isterseniz banka soyun (o kadar değil canım). Genelde bu seçeneklerin hepsi için karakterinizin güçlü olması gerekiyor, onun için de yine paranız olmalı ki kendinizi eğitin.
Omikron'un anlayışı "Amacına ulaşmak için her yol mübahtır, ama rutinin dışına çıkma" şeklinde. Yani tamamen bir etme-bulma dünyası, sürekli yaptıklarınızın bedelini ödüyorsunuz. Telafi şansı bulunca hatanızı telafi edin ki başınız derde girmesin. Çünkü ölüp tekrar canlanmanın da bir bedeli var, ve bu bedel ilelebet bir ruh olarak Omikron'a hapsolmak. Yani oyunun bittiği an.
Ölmek oyunun sonu anlamına gelmediği için Quantic Dream oyunu zorlaştırma amacıyla bazı yapay zeka hileleri yapmış. Bazen oyunun gidişatı için ölmenizin gerektiği yerler oluyor. Diyelim ki bir striptizci kız oldunuz, ve bir çete merkezine girmeniz gerekiyor. Bu durumda boşuna kasmayıp canınızı teslim etmeniz iyi olur. Daha sonra ruh halinde binaya girer, gangsterlerden birinin bedenine geçebilirsiniz.
Oyunda bazı save noktaları var, ölümsüz olduğunuz için de biraz değiştirilerek oyun anlayışına uydurulmuş. Daha önce gitmediğiniz bir yere gittiğinizde veya tehlike anında oyun save ediliyor. Ayrıca save noktalarını kullanarak boşuna kendiniz derde sokmamış da olursunuz.
Görsel Olarak Omikron:
Oyun tam bir grafik harikası olmuş. Şarkıcı Dawid Bowie de oyunun içinde modellenmiş ve bir de albümü konmuş, istersinz alıp dinleyebilirsiniz. Oyunun başında kendinizi tamamıyla render adilmiş, her yerine, her santimine kadar gidebileceğiniz üç boyutlu bir alemde bulacaksınız. Işıldayan yüzeylerin parlaması, buğulu, sisli görüntüler ve her yerdeki 3D duygusu çok iyi hazırlanmış. Oyundaki her karakter tek tek render edilmiş. Yaptıkları her haraket gerçeğe uygun. Konuşurken ağızları diyologdaki vurgulara uyuyor, dudak okuyabiliyorsanız ne demek istediğimi anlarsınız.
Oyun 3rd-person perspektifinden oynanıyor. Tabi 1st person'a da geçebiliyorunuz ama bu konumdayken haraket edemiyorsunuz. Kamera sizi genelde arkadan takip ediyor, ama bulunduğunuz yere göre daha iyi bir görüş sağlamak amacıyla ne zaman nereye gideceğini asla bilemiyorsunuz. Kameranın haraketleri bir macera filmindeki kadar başarılı. Tabi bazen birtakım kamera hataları da göze çarpıyor ve karakteriniz görüş açınızdan çıkıyor. Ama bu hatalar bugünkü oyun teknolojisinde olabilecek şeyler.
Oyun bu sene çıkmış en iyi adeventure ve şu anda ufukta daha iyisi de görünmüyor. Eğer yüzyılın ilk macera deneyimini yaşamak isityorsanız, aynı anda da bir David Bowie albümü almak isitorsanız, Omikron: The Nomad Soul size ilaç gibi gelecek.
Autor: Serhat Öztürk
Source: TrGamer
Language: Turkish
<< HOME